-
1 örnek olmak
v. set an example, set the pace, give the lead -
2 örnek olmak
to be a model/sample, to set an example -
3 örnek olmak istememek
hide one's light under the bushel -
4 örnek
örnek <- ği> Beispiel n; Modell n; ÖKON Muster n; fig Vorbild n, Beispiel n; fig Muster- (Schüler), beispielhaft;örnek almak sich D ein Beispiel nehmen (-den an D);örnek olmak ein Beispiel sein (-e für);-in örneğini almak eine Zeichnung machen (von D);-in örneğini çıkarmak ein Strickmuster anfertigen von; genau kopieren A -
5 set an example
örnek olmak -
6 set an example
örnek olmak -
7 exemple
-
8 exemplify
v. örnek oluşturmak, örneklemek, temsil etmek, örnek göstermek, örnek vermek, resmi onaylı suretini çıkarmak* * *örnek ol* * *(to be an example of; to show by means of an example: His originality as a composer is exemplified by the following group of songs.) örneklemek, örnek olmak -
9 Beispiel
-
10 set the pace
yarışta hızı ayarlamak, örnek olmak* * *(to go forward at a particular speed which everyone else has to follow: Her experiments set the pace for future research.) örnek/önayak olmak -
11 Beispiel
Beispiel n <Beispiels; Beispiele> örnek;(wie) zum Beispiel mesela; örneğin; sözgelimi;mit gutem Beispiel vorangehen (iyi) örnek olmak;sich (D) ein Beispiel an jemandem (etwas) nehmen b-ni (b-şi) örnek almak/edinmek -
12 Vorbild
Vorbild n <Vorbilds; Vorbilder> model, örnek;(jemandem) ein Vorbild sein (b-ne) örnek olmak;sich (D) jemanden zum Vorbild nehmen b-ni örnek almak -
13 Vorbild
Vorbild <-(e) s, -er> ntals \Vorbild dienen örnek olmak -
14 образец
м1) врз örnek (-ği)образе́ц по́дписи — imza örneği
образцы́ тка́ней — kumaş örnekleri
быть / служи́ть образцо́м для кого-л. — birine örnek olmak
2) timsal (-li)образе́ц му́жества — cesaret timsali
3) model, tipвинто́вка арме́йского образца́ — ordu tipi tüfek
маши́на после́днего / нове́йшего образца́ — son model araba
-
15 служить
несов.; сов. - послужи́ть1) тк. несов. hizmet etmek; memurluk etmek ( быть служащим)служи́ть секретарём — sekreterlik / katiplik etmek
служи́ть сто́рожем — bekçilik etmek
он слу́жит в ба́нке — bankada memurdur / görevlidir
на по́чте он (никогда́) не служи́л — posta memurluğu yaptığı yoktur
2) тк. несов. hizmet etmekслужи́ть наро́ду — halka hizmet etmek
служи́ть в а́рмии — orduda hizmet etmek; askerlik yapmak ( о срочной службе)
3) görevi yapmak, vazifesi görmekслужи́ть мо́сто́м для... —... için bir köprü görevi yapmak
приме́ром тому́ слу́жит... —... buna örnektir
пусть случи́вшееся послу́жит вам уро́ком — olanlar size ders olsun
служи́ть приме́ром для кого-л. — biri için örnek olmak
э́та (археологи́ческая) нахо́дка послу́жит исто́чником для иссле́дования — bu buluntu araştırmalar için kaynaklık yapacak
не́которое вре́мя го́род служи́л столи́цей импе́рии — kent bir süre için imparatorluğun başkentliğini yapmıştı
доска́ служи́ла весло́м — tahta kürek vazifesi görüyordu
феода́лам кре́пость служи́ла за́мком — kale derebeylere şatoluk yapmıştı
4) yaramak, gitmekэ́ти сапоги́ ещё послу́жат па́ру ме́сяцев — bu çizme bir iki ay daha gider
5) тк. несов. ( о собаках) salta durmak -
16 set (someone) an example
(to act in such a way that other people will copy one's behaviour: Teachers must set a good example to their pupils.) örnek olmak -
17 set (someone) an example
(to act in such a way that other people will copy one's behaviour: Teachers must set a good example to their pupils.) örnek olmak -
18 give the lead
v. örnek olmak -
19 hide one's light under the bushel
yeteneğini gizlemek, örnek olmak istememekEnglish-Turkish dictionary > hide one's light under the bushel
-
20 give the lead
v. örnek olmak
См. также в других словарях:
örnek olmak — hayır ve davranış yönünden başkasının kendisine benzemesi yolunda etkili olmak Ne örnek olmaya değerim ne de gülünç olmaktan zevk alırım. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
örnek — is., ği 1) Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model Cemal Paşa ecnebi mütehassısların yardımı ile örnek çiftlikler de yapmıştır. F. R. Atay 2) Göstermelik Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi. M. Ş.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
emsal olmak — örnek olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ders olmak — bir olay deneyim kazandırmak, öğretici örnek olmak, ibret olmak Bu seneki tecrübe aynı zamanda bir de ders oldu. H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük
önayak olmak — diğerlerine örnek olmak üzere bir işe ilk önce başlamak Bu işte de önayak olmuş ve neler becermiş. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol açmak — 1) yol yapmak 2) kapanmış olan yolu geçilir duruma getirmek 3) kalabalık bir yerde genellikle saygıdeğer bir kişinin geçmesi için insanları kenara çekip yol vermek 4) mec. bir olayın sebebi olmak Seniha nın bu hareketi türlü türlü tefsirlere yol… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pilot bölge — is. Tarım, tıp, endüstri, eğitim gibi herhangi bir çalışma alanında, devletin ve halkın ortak çalışmasıyla kalkınma hareketini kolaylaştırmak ve örnek olmak için ayrılmış bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapıyı açmak — 1) bir işe veya bir konuya öncelikli olarak başlamak 2) bir işte başkalarına örnek olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
bent — is., di, esk., Far. bend 1) Bağ, rabıt 2) Kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm 3) Su biriktirmek için akan suyun önüne yapılan set, büğet Bentler, hakikaten Osmanlı medeniyeti eserlerinden örnek verecek heybetli tesislerden imiş. A.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
emsal — is., li, Ar. emṣāl 1) Benzer Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı. E. E. Talu 2) Yaşıt, eş, denk Emsali bir üst derece maaş aldığı hâlde zavallı resim hocamız mağdur duruma düşmüş bulunuyordu. H. Taner 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük